Bilirkişi Raporları İle İlgili Önemli Hususlar-1 (Bilirkişilerin Raporlarında Yorumda Bulunamayacakları Hususu)(Konuk Yazar SMMM Hüseyin Yörükoğlu)
Not: Makaleler yazarın kişisel görüşünü ifade etmekte olup kaleme alındığı tarihteki mevzuat düzenlemeleri açısından geçerlidir. Daha sonra meydana gelecek değişimler uygulamada farklılık yaratabilir. Bu nedenle makale tarihini göz önünde bulundurunuz.
05.10.2020
Konu: Bilirkişi Raporları İle İlgili Önemli Hususlar-1 (Bilirkişilerin Raporlarında Yorumda Bulunamayacakları Hususu)
6754 Sayılı Bilirkişilik Kanunun 2.maddesinde Bilirkişiliğin tanımı, “Bilirkişi: Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde oy ve görüşünü sözlü veya yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisini, ifade eder” şeklinde yapılmıştır.
Aynı Kanunun 6.maddesinde, Bilirkişilik hizmetlerinin etkin, düzenli ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla bu Kanunla verilen görevleri yerine getirmek üzere Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Bilirkişilik Daire Başkanlığı kurulacağı belirtilmiş olup, temel ve alt uzmanlık alanlarına göre bilirkişilerin uyacağı rehber ilkeleri ve hazırlayacağı raporların standardını belirleme yetkisinin Daire Başkanlığının görevleri arasında olduğu belirtilmiştir.
Nitekim, 07.09.2020 tarihinde, Bilirkişilik Daire Başkanlığınca belirlenen “Bilirkişilerin Uyacağı Rehber İlkeler ve Bilirkişi Raporlarında Bulunması Gereken Standartlar” 32 adet madde halinde yayınlanmıştır.
Burada dikkatimizi çeken ve söz konusu standartlarda belirtilip en önemli olduğunu düşündüğümüz husus, “Standartlar”ın 15.maddesinde de belirtildiği üzere, bilirkişinin raporunda kesinlikle takdiri değerlendirmelerde bulunmayarak, somut olayı tüm açıklığı ile raporunda anlattıktan sonra olayın yorumunu ve takdirini hakime bırakmasının gerektiği hususudur. Çünkü bilirkişi tarafından yorumda bulunmak bilirkişilik temel ilkelerine aykırı olacaktır.
Diğer taraftan kusurun tespiti konusunda da bilirkişinin yorum yapma yetkisi bulunmamaktadır. Zira kusurun tespiti hususu kurallar ve yasaların değerlendirilmesiyle ilgili olduğundan bu tespitin sadece hakimin yetkisinde olduğu, aksi yöndeki bir tutumun bilirkişilik görevinin sınırlarını aşmayı ve hakimin yerine geçmeyi ifade edeceği malumdur.
(Hazırlayan: Hüseyin Yörükoğlu, SMMM)